Home
Links
Contact
About us
Impressum
Site Map


YouTube Links
App Download


WATERS OF LIFE
WoL AUDIO


عربي
Aymara
Azərbaycanca
Bahasa Indones.
বাংলা
Български
Cebuano
Deutsch
Ελληνικά
English
Español-AM
Español-ES
فارسی
Français
Fulfulde
Gjuha shqipe
Guarani
հայերեն
한국어
עברית
हिन्दी
Italiano
Қазақша
Кыргызча
Македонски
മലയാളം
日本語
O‘zbek
Plattdüütsch
Português
پن٘جابی
Quechua
Română
Русский
Schwyzerdütsch
Srpski/Српски
Slovenščina
Svenska
தமிழ்
Türkçe
Українська
اردو
中文

Home -- Turkish -- Perform a PLAY -- 054 (One man yells the others laugh 2)

Previous Piece -- Next Piece

TİYATRO OYUNLARI -- bu oyunları başka çocuklara oyna!
Çocukların oynaması için tiyatro oyunları

54. Biri Yardım İsterken Diğerleri Umursamıyor 2


Yusuf’un on kardeşi İsrail’in kuzeyinde, evlerinden çok uzakta babalarının sürüsünü otlatıyorlardı. (Koyun melemesi sesi)

Kardeşlerine duydukları kıskançlık onları oraya kadar takip etmişti.

1.kardeş: “Düş ustası Yusuf şimdi ne yapıyor acaba?”

2.kardeş: “Tanrı ona çok ünlü biri olacağını söylemiş galiba. Bizim de onun önünde eğilmemiz gerekiyor. Ha ha haaa, hiç güleceğim yoktu!”

1.kardeş: “Babamın ona hediye ettiği güzel giysiye çok imreniyorum.”

2.kardeş: “Kapatalım bu konuyu artık. Bu konu bizi öfkelendirmekten başka bir işe yaramıyor. Sürü için yeşil çayırlar bulmak daha önemli.” Yakup evde oğullarını düşünüyordu.

Yakup: “Yusuf, kardeşlerini çok merak ediyorum. Durumları nasıl acaba? Belki de yabani hayvanlar sürüye saldırdılar. Oraya git ve bak bakalım, durumları iyi mi?”

Yusuf babasının sözlerini tekrarlatmadı. Hiç mızmızlanmadan babasına itaat etti. Yusuf’un kilometrelerce yürümesi gerekiyordu. Kardeşleri onu daha uzaktan gördüler.

1.kardeş: “İşte düş hastası geliyor. Hadi öldürelim onu.”

2.kardeş: “Sakın öldürme onu, kuyuya at sadece.”

Kardeşlerin en büyüğü olan Ruben’i vicdanı rahatsız etmişti. Küçük kardeşini kurtarmak istiyordu. Yusuf gittikçe yaklaştı. Kardeşlerinin kötü planlarından haberi yoktu.

Yusuf: “Selam! Nasılsınız?”

1.kardeş: “Bu seni hiç ilgilendirmez! Çabuk giysini ver bana. Şimdi sana kuyunun aşağıdan nasıl göründüğünü göstereceğiz.”

Yusuf: “Hayır! Bırakın beni! Ben size ne yaptım?” (kuyuya düşme sesi)

Neyse ki kuyuda su yoktu. Ama kuyu o kadar derindi ki, Yusuf’un tek başına oradan çıkması mümkün değildi.

Yusuf: “İmdaat! İmdaat! Çıkarın beni buradan! İmdaat! Dışarı çıkmak istiyorum! Beni duyuyor musunuz? Yardım edin bana, imdaat!”

Kardeşleri yüzlerinde karanlık bir gülümsemeyle gölgeye oturup yemeklerini yediler. O anda bir kervan çıkageldi. Tüccarlar satmak için Mısır’a mal götürüyorlardı.

1.kardeş: “Bir fikrim var. Yusuf’u bu tüccarlara satalım.”

2.kardeş: “İyi fikir, Yahuda! Böylece ondan kurtulmuş oluruz. Parayı da aramızda paylaşırız.”

Pazarlık yapıldı. Kardeşleri Yusuf’u 20 gümüşe yabancılara köle olarak sattılar. Giysisi onlarda kaldı. Giysiyi kana buladılar ve eve götürdüler.

1.kardeş: “Baba bu giysiyi bulduk. Bu Yusuf’un mu?”

Yakup: “Evet, yabani bir hayvan onu parçalamış olmalı. Ölmüş! Benim oğlum Yusuf ölmüş!"

Günahlarını bir yalanla örtmüşlerdi ve Yakup bu yalanlara kanmıştı. Yüreklerinde sadece kötülük vardı. Ama Tanrı bu olayı kullanarak Yusuf için çok iyi bir şey yaptı. Devamının nasıl olduğunu çok merak ediyorum. Sen de merak ediyor musun?


Konuşan kişiler: Anlatıcı, Yusuf, iki kardeşi, Yakup

© Copyright: CEF Germany

www.WoL-Children.net

Page last modified on June 11, 2018, at 01:31 PM | powered by PmWiki (pmwiki-2.3.3)