Home
Links
Contact
About us
Impressum
Site Map


YouTube Links
App Download


WATERS OF LIFE
WoL AUDIO


عربي
Aymara
Azərbaycanca
Bahasa Indones.
বাংলা
Български
Cebuano
Deutsch
Ελληνικά
English
Español-AM
Español-ES
فارسی
Français
Fulfulde
Gjuha shqipe
Guarani
հայերեն
한국어
עברית
हिन्दी
Italiano
Қазақша
Кыргызча
Македонски
മലയാളം
日本語
O‘zbek
Plattdüütsch
Português
پن٘جابی
Quechua
Română
Русский
Schwyzerdütsch
Srpski/Српски
Slovenščina
Svenska
தமிழ்
Türkçe
Українська
اردو
中文

Home -- Turkish -- Perform a PLAY -- 124 (The best counselor 1)

Previous Piece -- Next Piece

TİYATRO OYUNLARI -- bu oyunları başka çocuklara oyna!
Çocukların oynaması için tiyatro oyunları

124. En İyi Danışman 1


Kral Yehoşafat’ın ziyareti için yapılan hazırlıklar son hızıyla sürmekteydi. (müzik)

Her tarafa bayraklar asıldı ve lezzetli yemekler hazırlandı. Güney İsrail’den ziyarete gelecek olan kral Yehoşafat’ın ziyareti tarihi bir andı. Acaba Yehoşafat bu davetin arkasındaki sinsi planlardan haberdar mıydı? Kral Ahav hemen konuya girdi.

Ahav: “Kral Yehoşafat, Ramot artık benim egemenliğim altında değil. Buna çok kızıyorum. Bu kenti tekrar ele geçirebilmem için bana yardım eder misin?”

Yehoşafat: “Elbette yardım ederim. Benim orduma güvenebilirsin. Ama önce Tanrı’nın bu konuda ne düşündüğünü öğrenmemiz gerekmiyor mu? Ben sadece Tanrı’nın istediği şeyi yapmak istiyorum.”

Tanrı’ya sorarak karar almak çok doğru bir davranış. Kral Yehoşafat’ı örnek al kendine. Bence onun bu kadar başarılı olmasının nedeni buydu. Yehoşafat her yerde sevilen bir kraldı. Bir milyon askerden oluşan bir ordusu vardı. Düşmanlarının hiçbiri ona saldırmaya cesaret edemiyordu. Her yerden krala armağanlar gönderiliyordu. Yehoşafat’ın danışmanı Tanrı idi. Alacağı bütün kararlarda Tanrı’ya danışıyordu. Kral Ahav ise farklıydı. Tanrı’ya danışma fikri hiç hoşuna gitmemişti.

Eğer Tanrı’ya danışmak istediğini söylersen, arkadaş grubunda sen de aynı tepkiyle karşılaşabilirsin. En iyi karar herkesin hoşuna giden karar olmayabilir. Tıpkı.

Yehoşafat’ın önerisinin Ahav’ın hoşuna gitmediği gibi.

Ahav: “Tanrı’ya danışmak zorunda mıyız sanki? Peki öyleyse, ne yapalım! Hizmetliler, çabuk peygamberleri çağırın buraya.” (ayak sesleri)

Ahav: “Ramot kentine saldıralım mı yoksa saldırmayalım mı?”

Peygamber: “Saldırın, kesin kazanacaksınız.”

Kral Ahav bu yanıttan çok memnundu. Yehoşafat ise memnun değildi. O, Tanrı’nın sesini tanıyordu, bu peygamberin söyledikleri Tanrı’nın sesi olamazdı. Karşılarında duran bu 400 peygamberin hepsi yalan söylüyordu. Çünkü kral Ahav onları verdikleri bu yanıt için ödüllendirecekti.

Yehoşafat: “Burada aynı soruyu sorabileceğimiz başka bir peygamber daha var mı?”

Ahav: “Bir peygamber daha var, ama ondan nefret ediyorum. Her seferinde bana başıma gelecek felaketleri bildiriyor.”

Yehoşafat: “Çağırın, buraya gelsin.”

Mikaya geldi. O, Tanrı’nın gerçek bir elçisiydi. Arada bir şaka yapmayı da seviyordu.

Ahav: “Mikaya, Ramot kentine saldıralım mı?”

Mikaya: “Tabii hemen saldırın, düşmanı kesin yeneceksiniz.”

Ahav (sıkıntıyla soluyarak): “Bize gerçeği söylemelisin. Tanrı sana ne dedi?”

Ahav gerçekten de Tanrı’nın ne dediğini merak ediyor muydu? Belki Tanrı’nın ne dediğini bilmek istiyordu, ama bunu yapmak istemiyordu.

Mikaya birden ciddileşti.

Mikaya: “Tanrı bana senin askerlerinin hepsinin çok yakında çobansız kalmış koyun sürüsü gibi olacağını söyledi. Kral Ahav, ordun sensiz geri dönecek.”

Ahav (öfkeyle): “Duydunuz mu? Benim ölüm ilanımı veriyor. Derhal zindana atın onu. Derhal!”

Gelecek sefere devamını anlatacağım. Sen de dinleyecek misin devamını?


Konuşan kişiler: Anlatıcı, Yehoşafat, Ahav, Mikaya, peygamber

© Copyright: CEF Germany

www.WoL-Children.net

Page last modified on May 30, 2018, at 09:37 AM | powered by PmWiki (pmwiki-2.3.3)